24 Eylül 2015 Perşembe


"Neden,' diyordu Gabriel, 'ondan yoksun kalmamız için ufacık bir şey yetiyorken neden katlanmayalım yaşama? Bir hiç getirir, bir hiç canlandırır, bir hiç yıkar, bir hiç götürür. Böyle olmasa, yazgının yumruklarına, parlak bir iş uğruna alçalışlara, bakkalların hilelerine, kasapların fiyatlarına, sütçülerin sularına, ana babaların sinirine, hocaların öfkesine, çavuşların fırçasına, köşeyi dönmüşlerin çirkefliğine, yıkılmışların iniltilerine, sonsuz uzamların sessizliğine, karnabaharların kokusuna ya da tahta atların edilgenliğine kim katlanırdı, yalnızca küçücük birkaç gözeneğin, kötü ve hızla çoğalan ediminin ya da yolunu sorumsuz bir adsızın çizdiği bir merminin birden gelip beklenmedik bir zamanda tüm bu kaygıları göğün mavisinde toz edeceği bilinmeseydi. Ben, şu karşınızda gördüğünüz adam, üstümde bir çengi eteği, sizin türünüzden keleklere doğal olarak oldukça kıllı, ancak meslek gereği tıraşlı, kalçalarımı gösterirken bu sorunları sık sık takmışımdır kafaya. şurasını da ekleyeyim ki istekte bulunacak olursanız, bu gösteriyi hemen bu akşam görebilirsiniz."

Zazie Metro'da - Raymond Queneau