24 Mayıs 2013 Cuma

Erkekler! ve kibirleri! Sidonie.
Bana bakmak, benimle ilgilenmek istedi.
Şüphesiz beni ciddiye aldı ve fikirlerime saygı gösterdi.
Fakat geçimimizi sağlayan kişinin kendisi olmasını istedi.
Baskı işte bu şekilde
otomatik olarak ortaya çıkar.
İşte şu şekilde işler:
fakat kim köle gibi çalışıp para kazanır?
Bir kural kendisi için, bir diğeri de benim için.
Başlangıçta durum şöyleydi:
"Kazandığın her şey sevgilim ilerisi için saklanacak."
"Kendi evimiz, kendi spor arabamız..."
Bunlara razı oldum, çünkü beni çok seviyordu, Sidonie.
Ve bana olan aşkı bazen beni heyecanlandırıyordu.
Zevkten nefes alamıyordum..
Sonra, başı dara düştüğünde o saçma gururunun nasıl da
hasar aldığını görmek oldukça zevkli oluyordu.
Dürüst olmak gerekirse, çok eğlendim.
Özellikle de davranışının çok gülünç olduğunu
kendisinin de farkettiğini düşündüğüm zamanlar.
Fakat bunu farketmemişti...
Ve daha sonra, zirvede olup olmamasının benim için bir fark yaratmadığını anlattığımda çok geçti.
Konuyu ona açtığımdaysa beton gibi oldu, Sidonie...
Beton gibi.
Dürüstlük yavaş yavaş ölmeye başlamıştı.
Ona ya da kendime karşı hata işlediğimi düşündüm.
Ve sonra pes ettim.
Onu sevmeyi bıraktım.
Son altı ay çok eziyetliydi inan bana , öyledi!
Bütün her şeyin bittiğini o da farketmişti.
En azından bunu hissetti.
Fakat kabullenemedi.
Gerçekten zeki biri değildi.
Karısına tutunmaya gayret etti.
Bütünüyle olmasa da, en azından yatakta.
Herşeyin bezginliğe döndüğü andı.
Yeni bir teknik denedi: şiddet.
Bana hükmetmesine izin verdim.
Fakat adam çok pis görünüyordu.
Kokuyordu!
Fena halde erkek kokuyordu.
Erkeklerin koktuğu şekilde.
Bir zamanlar sahip olduğu cazibe artık midemi bulandırıyordu, göz yaşlarımı akıtıyordu.
Bana sahip oluş şekli!
Bir boğanın ineğe yaptığı gibi üzerime abanıyordu.
Artık en küçük bir saygısı bile kalmamıştı bana.
Bir kadının zevklerine kayıtsızdı artık.
Acı, Sidonie!
Acı!
Bunu hayal bile edemezsin.
Ve ben. bazen Utanç verici!
Kendimi aşağılanmış hissediyordum.
Aşktan ve şükrandan ağladığımı düşünüyordu.
Ne kadar da aptaldı!
Tam bir budalaydı!
Erkekler ne kadar da aptal!
Fakat o bunu hak etmişti.
Anlayış, nezaket ya da acıma duygusu mümkün olan başka hiçbir şey...
Bende hiçbir his uyandırmadı.
Durum kötüleştikçe kötüleşti. Yemek yediğimiz anlarda çiğnemesi bir patlama gibi ses çıkarıyordu.
Yutkunmasına, eti yiyiş sebzeleri kesiş şekline viski bardağını ya da sigarayı tutuşuna dayanamıyordum artık.
Herşey o kadar gülünç ve sahte görünüyordu ki. Ondan utandığımı hissediyordum.
Başkalarının onu soktuğum şekli görmesi gerektiğini düşünüyordum.
Histeriye kapılmıştı. Panik içindeydi.
Kurtaracak birşey kalmamıştı.
Herşey sona erdi!
Bitti!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder